Tür: | Korku – Gerilim |
Yazar: | Shirley Jackson |
Yayınlanma Zamanı: | 1959 |
Yayınevi: | Siren Yayınları |
Karakterler
Dr. John Montague: Doğaüstü bir araştırmacı.
Eleanor Vance: engelli annesine bakmaktan rahatsız olan utangaç genç bir karı.
Theodora: Lezbiyen olduğu ima edilen bohem bir sanatçı
Luke Sanderson: Hill House’un genç varisi.
Mevzusu
Roman, evimizdeki gizemli vakalar ile karakterlerin ruhları arasındaki karmaşık ilişkileri kullanarak okuyucuda duygu uyandırmak için korkudan oldukça teröre dayanıyor.
Kitap, Jackson’ın Syracuse Üniversitesi’ndeki İngilizce öğretmeni Leonard Brown’a ithaf edilmiştir
Hill House, hiçbir vakit belirtilmeyen, sadece birçok tepenin içinde bulunan bir konaktır. Montague, doğaüstü varlıkların varlığına dair bilimsel kanıtlar bulmayı umuyor. Hill House’u bir yazlığına kiralar ve paranormal vakalarla ilgili deneyimleri sebebiyle seçtiği birkaç kişiyi misafiri olarak çağrı eder. Bunlardan bir tek Eleanor ve Theodora kabul eder. Eleanor, kendisinin ve Theodora’nın Montague ve Luke ile tecritte yaşayacakları eve gider. Hill House’un geceleri evin yanında kalmayı reddeden Bay ve Kadın Dudley isminde iki bakıcısı vardır. Montague binanın intihar ve öteki şiddetli ölümleri kapsayan geçmişini açıklarken, bir gecede gelen dört ziyaretçi arkadaşlıklar kurmaya adım atar.
Dört sakin de evdeyken, görünmeyen sesler ve geceleri koridorlarda dolaşan hayaletler, duvarlarda acayip yazılar ve öteki açıklanamayan vakalar dâhil olmak suretiyle acayip vakalar yaşamaya adım atar. Eleanor, diğerlerinin habersiz olduğu fenomenleri deneyimleme eğilimindedir. Bununla beraber, Eleanor gerçeklikle temasını kaybeder, Eleanor’un şahit olduklarından en azından bazılarının onun hayal gücünün ürünleri olabileceğini ima ediyor. Bir başka ima edilen olasılık, Eleanor’un bilinçaltı bir telekinetik özelliğe haiz olmasıdır. Kendisinin ve araştırma ekibinin öteki üyelerinin yaşamış olduğu hastalıkların çoğunun sebebi olan kabiliyettir. Bu olasılık, bilhassa romanın başlarında Eleanor’un çocukluk anılarına, esas olarak onu ilgilendiriyor şeklinde görünen poltergeist benzeri bir varlığın bölümleriyle ilgili referanslarla öne sürülüyor.
Romanın ilerleyen bölümlerinde, kibirli Kadın Montague ve bir adam okulunun müdürü olan arkadaşı Arthur Parker, Hill House’da yedi gün sonu geçirmek ve onu araştırmaya yardım etmek için gelirler. Onlar da seanslar ve ruh yazımı dâhil olmak suretiyle doğaüstü ile ilgileniyorlar. Öteki dört karakterin aksine, Kadın Montague’nin sözde ruh yazılarından bazıları Eleanor ile yazışma kuruyor şeklinde görünse de, doğaüstü hiçbir şey yaşamıyorlar.
Ortaya çıkan doğaüstü olayların bir çok yalnızca belirsiz bir halde anlatılıyor yada kısmen karakterlerin kendilerinden gizleniyor. Eleanor ve Theodora, görünmeyen bir gücün kapıyı denemiş olduğu bir yatak odasındadırlar ve Eleanor, karanlıkta tuttuğu elin Theodora’ya ilişik olmadığına inandıktan sonrasında. Bir bölümde, Theodora ve Eleanor gece Hill House’un dışına çıkarken, gün ışığında gerçekleşiyormuş şeklinde görünen hayaletimsi bir aile pikniği görürler. Theodora, Eleanor’un kaçması korkusuyla feryat atarak onu arkasına bakmaması mevzusunda uyarır, sadece kitap Theodora’nın gördüklerini asla açıklamaz.
Kitabın bu noktasında, karakterler evin Eleanor’u ele geçirmeye başladığını anlıyor. Güvenliğinden korkan Montague ve Luke, gitmesi icap ettiğini açıklar. Sadece Eleanor, evi evi olarak görür ve direnir. Montague ve Luke onu zorla otomobiline bindirir ve onlara veda eder ve otomobille uzaklaşır, sadece mülk arazisinden ayrılmadan ilkin arabayı büyük bir meşe ağacına doğru iterek ölümüne ima eder.
Uygar edebiyatın en gizemli yazarlarından birinden, Shirley Jackson’dan zamana meydan okuyan bir klasik: Tepedeki Ev. Basit hayatların ürkütücü yanlarına yönelik ilgisi, insan ruhunun kuytularına teklifsizce girebilmesi ve okurun zihnini kolayca yönlendirebilmesiyle tanınan Jackson, bu romanda korkunun temeline iniyor, zihnin tekinsiz koridorlarında yürüyor. Yürekteki karanlıklar ile ve en ham haliyle duygular, Shirley Jackson’ın ustaca anlatımıyla Tepedeki Ev’in temellerini atıyor ve insan psikolojisi, başlı başına bir dehşet unsuruna dönüşüyor. Algının tuzakları hafızanın yanıltıcılığıyla, geçmişin gölgeleriyle birleşiyor ve Tepedeki Ev, bu usta yazarın kaleminde adeta diriliyor, okurunu kendi dört duvarı arasına çekiyor.
Stephen King’den Neil Gaiman’a varan pek oldukça yazara esin veren Shirley Jackson’ın bugün modern edebiyat klasikleri içinde anılan Tepedeki Ev’i, dehşet ve deliliği konu alıyor.
“Tepedeki Ev’e adım atmak, bir delinin zihnine adım atmak şeklinde… Ürkmeye başlıyorsunuz.” – Stephen King
AZERİCE SÖZLERİ Elə bil ki sənə yad olub ayrılıq dərdi Axı dərdə düşən yenə qovuşmağ…
LG'nin 77 inç büyüklüğündeki 4K saydam OLED TV'si, LG Signature OLED T'nin pahalı olacağı tahmin…
AZERİCE SÖZLERİ Elə bil ki sənə yad olub ayrılıq dərdi Axı dərdə düşən yenə qovuşmağ…
AZERİCE SÖZLERİ Elə bil ki sənə yad olub ayrılıq dərdi Axı dərdə düşən yenə qovuşmağ…
ABD'de yetkililer, 30 yıl sonrasında ilk kez “sıhhatli gıdanın” ne işe yaradığını tekrardan tanımladı ve…
Lazarus'un Genel Özeti Lazarus, ünlü yazar Lars Kepler'in kaleme aldığı sürükleyici bir thriller romanıdır. Kitap,…