Tüm paylaşımlarınızı cevaplayan tanımadığınız o takipçinin bir adı var: Mesaj adam…

Sanal alemin kapılarını açtıklarından ve solunum zili çaldığında okul bahçesine fırlayan çocuklar şeklinde o kapılardan daldığımız günden beri sayısız kavrama ve modaya maruz kaldığım için artık bu işleri yavaş yavaş gençlere bırakma gönüllüsüyüm. Toplumsal medyayı birazcık uzaktan izlemenin vakti geldi diyordum ki geçtiğimiz günlerde yeni bir “toplumsal medya kişisi”nin varlığından haberdar oldum. Bu şahıs ilgimi çekti şundan dolayı benim yaşantımda da direkt bir karşılığı var. Bilhassa de toplumsal medya hesaplarını her insana açık kullanan hanımefendilerin aşina olduğu bir profil bu:

İngilizce’de “reply guy” olarak toplumsal medya literatürüne giren bu kişiyi, naçizane “bildiri adamı” olarak çevirmeyi uygun gördüm. Tanım ettiğimde sizin bildiri adamınız da gözlerinizde canlanacak.

Bildiri adamı, her şeye fakat her şeye yanıt yazan o tanımadığınız takipçi. Takip etmiş olduğu kişinin tüm paylaşımlarına bir vazife icra eder şeklinde yanıt yazdığı için de “vazife adamını” da çağrıştırıyor evet fakat alakası yok. Benimkisi (hadi adı Ahmet olsun) genel anlamda hikayelerime alkış atıyor, kalp atıyor, “altı çizgili 100” atıyor ya da ilgimi çekebileceğini düşündüğü (fakat asla ilgimi çekmeyen) gerçek’ları ve kendince gülünç bulmuş olduğu videoları gönderiyor. Bana rüyasını konu alıyor.

Bu vesileyle şu demek oluyor ki bu toplumsal medya kişisinin yaygın görülen bir profil bulunduğunu okuyunca, ben de ilkin çevremdeki bayanlara bildiri adamları olup olmadığını sormuş oldum, sonrasında da uzmanların bu mevzuda tavsiyelerini derledim…

Bir tek 3 arama yapmam yetti

Birazcık “saha araştırması” yapmak için üç yakın hanım arkadaşımı aradım ve bu aramalar habere kafi gelecek kadar veri toplamama yetti. Ben dahil 4 kadınız, birimiz Instagram’ı olabildiğince sınırı olan kullanıyor, öteki üçümüzün minimum bir tane bildiri adamı var!

Ilkin Gizem’i aradım. Gizem 33 yaşlarında, grafiker. Derhal başlıyor anlatmaya, “Her şeye like, kalp, alev atan bir bildiri adamım vardı” diyor:

“Paylaşımları beğenmek yetmiyor, illa altına bir şeyler de yazıyordu. ‘Ooo bu fazlaca iyiymiş’ yazıyordu, ‘Bugün nerelerde geziyorsun’ diye soruyordu”.

‘Buluşalım dedim, nişanlandı’

Gizem, bildiri adamının 7-8 ay süresince asla yanıt almadan yazdığını söylüyor, devamını ondan okuyalım:

“Eli yüzü muntazam de biri şeklinde görünüyordu. İstanbul Maslak’ta plaza bölgesinde çalışıyordu, şu demek oluyor ki bir hanımla yazışma oluşturmak için bu şekilde şeylere gerekseme duymayacağını düşünebileceğiniz bir şahıs. Uzunca süre yanıt vermedim, bir ara bir yanıt vermişim, konuşulmuş. Bu kişiler garip bir halde görüşmek de istemiyor. Ben en sonunda kışkırtıp buluşalım dedim kendisine, ilkin kabul etti, buluşmaya birkaç saat kala iptal etti; sonrasında günlerce asla sesi çıkmadı. Yedi gün sonrasında nişan fotoğraflarını paylaştı Instagram’ında. Şu demek oluyor ki aslına bakarsanız bir ilişkisi varmış bana bu tarz şeyleri yaparken.”

Sonrasında Aslı’yı arıyorum. O da 32 yaşlarında, biyolog. Aslı benim çocukluk dostum aslına bakarsak. Telefonda bahsediyorum ona iyi mi bir haber üstünde çalıştığımdan ve bildiri adamları anlatıyorum, “Aaa benim de var onlardan” diyor. Hatta iki tane bildiri adamı bulunduğunu söylüyor. Birinin ortadan kaybolduğunu fakat ötekinin “istikrarlı şekilde” devam ettiğini, beğenilerin haricinde arada şarkı gönderdiğini de söylüyor. Aslı, “Asla rahatsızlık olarak düşünmemiştim, tatlı şeyler yazdıkları için kim bilir” diyor ve konu alıyor:

İltifat ediyor şeklinde ya, fazlaca zararı dokunan biri şeklinde algılamadım o yüzden. Fena bir şey hissetseydim engellerdim. Fakat kimi zaman rahatsız oluyordum, ‘Gene mi yazdı’ diyordum. Bir tek paylaşımlarıma ve hikayelerime yazıyordu, daha ileriye gitmediği için problem olamayacağını düşündüm. Bir defasında devamlı yazıp, buluşalım mı diye zorlayan bir adam vardı, onu engellemiştim sözgelişi.”

Aslı’nın bildiri adamlarının mesajlarının bir kısmı. Ekran görüntüsü: Mashable Türkiye

Ahmet de bir defasında bana, beni önceki gece Mehmet Ali Birand ve Cüneyt Özdemir ile beraber rüyasında gördüğünü yazmıştı! (Yazar burada bir “La havle” çekiyor.) Beni yakından tanımayanların genel anlamda ismimle soy ismimi harmanlayıp bana Utku demelerine alışkınım ve Ahmet de bana “Utku, geçen seni rüyamda gördüm” yazmıştı. Rüyasında görmesi kadar bana ismimle hitap etmesine de şaşırdığımı söylemem lazım.

İşte efendime söyleyeyim, rahmetli Birand, Cüneyt Özdemir, ben, Ahmet ve ortak tanıdığımız olabilecek birkaç şahıs, Pekin Büyükelçiliği’ndeymişiz de Birand bana iş teklifi ediyormuş da ben de naz yapıyormuşum… (Ben o sıralar Pekin’de yaşıyordum.)

Bu şekilde bir bildiri arkadaşlarınızdan gelse “sdsjdjffas” şeklinde bir yanıt yazabilirsiniz pek doğal fakat tanımadığınız kişiden erişince iyi mi bir tepki vereceğinizi bilemiyorsunuz. Şu sebeple ben işim gereği toplumsal medya hesaplarımı her insana açık kullanmayı yeğliyorum ve bu mesajlar da o tercihimin bir sonucu (“Paylaşımlarını gizleseymiş” diyenlere sağdan sağdan yavaşça ilerlemelerini tavsiye ediyorum). Ek olarak işi gereği toplumsal medya hesaplarını kilitlemeden kullanmak zorunda olanlar da var.

Neticede tüm toplumsal ilişkilerde olduğu şeklinde takipçilerle de doğru mesafeyi kurabilmek gerek. Benim bildiri adamımın mesajlarına -rüyasını anlattığı mesaja verdiğim “ehehe tuhafmış” yanıtı dışında- tepkilerim genel anlamda yalnız mesajını beğenmek oldu. Daha doğrusu “olmuştu” demem lazım şundan dolayı ben evlenince ne hikmetse Ahmet’in mesajları da kesildi. Kim bilir artık bunaltıcı paylaşımlar yapıyor ve ilgisini çekmiyorumdur, bilemiyorum fakat içimden bir ses (hanım içgüdülerim) bana bunun evlilikle ilgili bulunduğunu söylüyor.

Mesafe kurmaya geri dönersek, dostlarım karşısındakine ayıp olmasın diye ve bu kişiye üzüldükleri için onları engellemediklerini söylüyor. Şu demek oluyor ki bu adamlar onlarda fazlaca ciddi bir stres faktörüne dönüşmemiş. Ben de niçin engellemediğimi bilmiyorum açıkçası, zararsız hissettiğimden bir ihtimal. Yoksa beni birazcık gerdiğini hissetsem, babamın oğlu değil ya, engellerim. Bir tek neler yazabileceğini merak ettim sanırım.

Aslı da görüşmemizden sonrasında bana sesli bir bildiri attı ve “Asla yanıt alamadan istikrarlı bir halde devam ediyorlar, iyi mi bir motivasyonla yapıyorlar ki bunu? Bigün yanıt alırız motivasyonu mu var, yoksa bir halde doygunluk mi yaratıyor bu durum? Şimdi düşününce fazlaca garip geldi” dedi.

Anladığım kadarıyla bu kişilerin mesajlarına maruz kalanların aklına genel anlamda iki sual geliyor:

  • Ben şimdi buna ne tepki vereyim?
  • Bu kişinin amacı ne?

İlk soruda aslına bakarsak bu kişiyle iyi mi bir mesafe kuracağımızı belirlemeye çabalıyoruz. İkincisinde ise, bu davranışının ardında yatan sebepleri, kişinin motivasyonunu anlamaya çalışıyoruz.

Şu sebeple Aslı’nın da söylediği şeklinde, bir bildiri adamınız olması fazlaca garip bir durum. Neticede karşınızdakinin iyi niyetli bulunduğunu düşünseniz ve yalnız dikkat çekmek istediğini varsaysanız bile asla tanımadığınız birinin her paylaşımına yanıt vermek ve yorum yapmak, üstelik bu tarz şeyleri hiçbir yanıt almadan sürdürmek acayip bir davranış. Evet ne istiyorlar? Flört etmek mi, dikkat çekmek mi, dost olmak mı? Kim bunlar, fena niyetliler mi? Ya da bu bahsettiğim şeyleri yapmanın en iyi yolunun, her şeyi fakat her şeyi yanıtlamak bulunduğunu, bunun hoşumuza gidebileceğini onlara düşündüren ne? Şimdi biz bu bildiri adamlara nasıl yapsak; görüşelim mi, başımızdan def mi edelim yada ne bileyim etkileşim veriyorlar diye onları kendi hallerine mi bırakalım?

Bildiri adamlar niçin bu şekilde?

İngiltere Danışma ve Psikoterapi Derneği’nden terapist Ayo Adesioye, bildiri adamı, bir kişinin (genel anlamda hanımefendilerin) toplumsal medya paylaşımlarını sürekli cevaplayan şüpheli şahıs olarak tanımlıyor.



İlginizi çekebilir: Sevgilinizin eski ilişkisini mi kıskanıyorsunuz? Sizde Rebecca Sendromu olabilir…



Bu davranış örüntüsünü ısrar eden, sırnaşık, uygunsuz ve çoğu zaman de karşılanmamış bazı gereksinimleri maskeleyen tavırlar olarak tanımlayan Adesioye, sözlerini şöyleki sürdürüyor:

“Bu gereksinimler genel anlamda duygularını okuma eksikliğinden kaynaklanıyor. Birçok adam, duygularını ya da gereksinimlerini tanımlamakta ve ifade etmekte güçlük yaşıyor. Bu da onları kimi zaman cemiyet tarafınca onaylanmayan yollardan onay ve dikkat arayışına sürüklüyor. Onlar için her paylaşıma yanıt vermek, tamamen bilincinde olmasalar bile bu karşılanmamış gereksinimleri gidermek anlamına geliyor.

Sizin de tahmin edebildiğiniz suretiyle bildiri adamların motivasyonu fazlaca çeşitli olabiliyor. Psikolog ve yazar Eloise Skinner ise, “Normalde, biriyle görüşme kararını karakter özelliklerinin toplamı, nereden geldiği, görünüşü, gülmece anlayışı, genel uyumluluğu şeklinde şeylere bakarak alırız. Bildiri adamların problemi karşısındakine bu özelliklerin hiçbirini sunmuyor oluşları” diyor.

Bu kişilerin etkileşimlerinin tepkisel ve tek taraflı bulunduğunu, bu durumun da anlamlı bir yazışma oluşturmayı zorlaştırdığını kaydediyor. Bildiri adamlarının pek fazlaca potansiyel motivasyonu olabileceğinin altını çizen Skinner, genel anlamda en istikrarlı motivasyonun dikkat çekmek bulunduğunu belirtiyor ve ekliyor:

Cevaplama eylemi, seslerini bir sohbete dahil ediyor ve yorumlar yada mesajlar kısmında daha görünür olmalarını sağlıyor.

Daha spesifik gerekçelerin ise, bir topluluğa dahil olma ya da yazışma arzusu, bir mevzuda uzmanlaşma isteği, bir sohbete katkı sunma arzusu ya da bir grupla yada kişiyle yakınlık kurma arzusu olabileceğini aktarıyor.

Benim bildiri adamımın bir dönem yazdıkları. Ekran görüntüsü: Mashable Türkiye

Fakat uzmanlar, bildiri adamı fenomeninin bir de karanlık yönü olabileceği mevzusunda uyarıyor. Adesioye, bazı bildiri adamlarının güç ve denetim arzusundan motive olabileceklerine vurgu yapıyor. Bildiri yada yorumlarıyla gelen mansplaining (erbilmişlik), küçümseme ve talep edilmemiş tavsiyelerin bu durumun emaresi olabileceğini dile getiren Adesioye, sözlerine şöyleki devam ediyor:

“Bu bahsettiğim davranış yalnız dikkat çekmekle ilgili değil. Dominant bir davranış sergileyerek, yetki sahibi olduklarını duymak istemeleriyle ilgili.”

Peki bu kişilerle iletişimi iyi mi kurmalı?

Bildiri adamı zararsız şeklinde duruyor fakat derdini çözemiyorum, ne yapayım, engelleyeyim mi, görmezden mi geleyim ya da yüzleşip ne istediğini mi sorayım?

Skinner, burada durumun kişiye ve duruma nazaran değişmiş olduğu kanaatinde. “Kendilerini rahat ve güvende hisseden bayanlar için bu kişiyi kendi kendine bırakmak kafi olabilir” demekte. Sadece, bildiri adamının davranışlarının rahatsız edici olduğu noktada en iyi çözümün onu engellemek bulunduğunu da ekliyor.

Adesioye de daha eylemsiz bir yaklaşım öneriyor:

Takıntılı yanıt veren kişiyi sessize almak, onu görmezden gelmek ve onunla asla yazışma kurmamak en iyi yol olacaktır. Bu kişiler sizden bir yanıt yada etkileşim beklediği için bir kere ona bunu verdiğinizde yakanızı kurtarmanız zorlaşabilir.

Bildiri adamının ne yaptığının pek bilincinde olmayabileceğini anımsatan Adesioye, o nedenle minik bir cevabın bile onlarda beklenen etkiyi yaratamayabileceğini sözlerine ekliyor.

Online ve offline dating dünyasında hatırı sayılır tecrübeler edinmiş biri olarak benim de naçizane tavsiyem bildiri adamınızı görmezden gelmeniz olacak. Bildiri adamı zararsız görünse de ona karşılık verdiğinizde ya da onunla buluştuğunuzda tavırlarının öngördüğünüz şeklinde sürüp süremeyeceğinden güvenli olamazsınız. Bir ihtimal sizden ummuş olduğu tepkiyi bulamadığında zaman içinde ilgisini kaybeder.

Ben bildiri adamların tavırlarını yolda bizlere söz atan adamların tavırlarına benzetiyorum birazcık da. Kimi söz attığında kaç gün etkisinden çıkamıyorsun, aklına geldikçe tüylerin diken diken oluyor; kimi söz attığında da söylediği gülünç geliyor, küçük bir tebessümle yürümeye devam ediyorsun. Fakat iltifat da etseler söyledikleri, yaptıkları eylemin söz atmak olduğu gerçeğini ortadan kaldırmıyor.

Ben niye yolda yürürken bir adama söz atmıyorum? Şu sebeple yanlış, şundan dolayı rahatsız edici, şundan dolayı haiz olduğum terbiye ve dünya görüşü bunun doğru olmadığını söylüyor . O yüzden de gerek toplumsal medyada, gerekse yolda birinin bana söz atmasını kabul etmiyorum. (Burayı Müge Anlı tonuyla da okuyabilirsiniz.)

Ek olarak bir karı olarak şu ana kadar öğrendiğim en temel şey, ilkin kendimi korumam gerektiği, karşımdakine nezaket göstermem gerektiği değil…


*Haberde bildiri adamlarını özetleyen kişilerin adı değiştirilmiştir.

*Haberdeki uzman görüşleri Mashable’da Beth Ashley imzasıyla çıkan haberden derlenmiştir.

(Toplam: 2, Bugün: 1 )

Site Footer