Turgay Fişekçi (D: 1956, Balıkesir) Ozan, yazar.
Turgay Fişekçi 1956’da Balıkesir’de hayata merhaba dedi. Tam adı Ahmet Turgay Fişekçi. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni tamamladı (1979). Avukatlık stajı yapmış oldu. Sanat Emeği dergisinin yazı işleri yönetmeni oldu.
Bir süre de YAZKO’da çalıştı. Adam Sanat Dergisi’nin görevli yazı işleri müdürü.
İlk kez Sanat Emeği dergisinde gösterilen şiirleriyle adını duyurdu. Çoğu zaman kısa, yalın ve lirik şiirler yazıyor.
Turgay Fişekçi’nin Eserleri
Şiir:
- Karda Işıltılar (Yeni Türkü Şiir Yayınları / İstanbul 1981)
- Kuşkuluyum Yaşadığımdan (Yeni Türkü Şiir Yayınları / İstanbul 1983)
- Yitik Bahar (Adam Yayınları / İstanbul 1989)
- Türk Yazınından Seçilmiş Tabiat Şiirleri (Adam Yayınları / İstanbul 1993)
- Türk Yazınından Seçilmiş Ümit Şiirleri (Adam Yayınları / İstanbul 1993)
- Dip Sevgi (Adam Yayınları / İstanbul 1994)
- Bertolt Brecht’in Tüm Şiirlerinden Seçmeler (Kavram Yayınevi / İstanbul 1997)
- Mairenbad Ağıtı (İmge Yayınları / İstanbul 1997)
- Sevgi Bağları (Adam Yayınları / İstanbul 1998)
- Yaşam Sevgisi (Halkevleri Yayınları / İstanbul 1998)
- Nezval (Kavram Yayınevi / İstanbul 1998)
- Aragon Tüm Şiirlerinden Seçmeler (Kavram Yayınevi / İstanbul 1999)
- Körler Alfabesi (İmge Kitabevi Yayınları / İstanbul 2000)
- Kumral Gökkuşağı (Adam Yayınları / İstanbul 2002)
- Ne Güzeldi Senin Çılgınlığın (Adam Yayınları / İstanbul 2003)
- Atımın Yelesi Bulut Rengi (Adam Yayınları / İstanbul 2003)
- Sevdiğim Yaz Geldi Gene (Adam Yayınları / İstanbul 2003)
- Aşk Hep Yeni Adım atar (İmge Kitabevi Yayınları / İstanbul 2003)
- Ayçiçeği Özlemi (Adam Yayınları / İstanbul 2003)
- İnsan Üzerine Sorular-Yanıtlar (2006 Yayınevi / İstanbul 2007)
- Kult Gedichte (Unionsverlag Türkische Bibliothek / Zürih 2008)
- Güzelle Büyü (Sözcükler Yayınları / İstanbul 2013)
- Ayrılık Sonu (Sözcükler Yayınları / İstanbul 2013)
- Nerdesin? (Sözcükler Yayınları / İstanbul 2017)
Hikâye:
- Leyla ile Mecnun (Doğan Egmont / İstanbul 2008)
- Gülmekten Öldüren Öyküler (Nesin Yayınları / İstanbul 2016)
Roman:
- Hep Yanımda Kal (İnkılâp Kitabevi / İstanbul 2006)
- Hep Seni Sevdim-Bir Sürgünün Paris Günleri (Sözcükler Yayınları / İstanbul 2009)
- Yeşil Dinlence (Günışığı Kitaplığı / İstanbul 2010)
Yaşam öyküsü:
- Nazım Hikmet- Yaşam Öyküsü (Kavram Yayınevi / İstanbul 1997)
- Sevdalara Doyulamadı/Nâzım Hikmet (Dünya Kitapları / İstanbul 2004)
- Fotoğraflarla Nâzım Hikmet (Cem Yayınevi / İstanbul 2006)
- Çizgilerle Nâzım Hikmet (Yordam Yayınları / İstanbul 2018)
Seyahat:
- Raylar Üstünde Avrupa/Bir Gezinin Anıları (Adam Yayınları / İstanbul 2001)
- Unutulmaz Bir Andı Görüp Geçtiğim (2006 Yayınevi / İstanbul 2007)
- Bir Yaz Bir Bahar (Sözcükler Yayınları / İstanbul 2014)
Hatıra:
- 1960’lardan Kareler -Fotoğraf Albümü (Sözcükler Yayınları / İstanbul 2010)
Tercüme:
- Nezval Tüm Şiirlerinden Seçmeler (Numune Basım / İstanbul 1994)
Tecrübe etme:
- Arı Bakış (Adam Yayınları / İstanbul 1998)
Turgay Fişekçi Şiirlerinden Örnekler
SANA YARAŞAN
Sana yaraşan şiiri nerden bulmalı
Gülersin
Mum çiçeklerinin pembe kokusu yayılır dünyaya
Günebakanlardan bilinir yerin
Ezan çiçekleri akşamı beklemez, açar
Güçsüzleşir kalemim
Sana yaraşan şiiri nerden bulmalı
Ağlarsın
Gözyaşların uğur taşı olur evlatların göğsüne
Fenalık utanır kendinden
Anneyle baba barışırlar
Ben, sulugözlü ben
Bilemem ne yapacağımı
Yürüsen şiirler kaçışır
Sanki incecik bileğinden dökülürler
Beyaz, ipek çorabın sardığı
İçinden aşkım akan mavi damarların geçmiş olduğu
İncecik bileğinden
Başka türlü mutlu olamam
Sana yaraşan şiiri nerden bulmalı
ASMALARIN DANSI
1.
Bir Akdeniz Haziran’ında
Öğleye doğru.
Yalnızca kavaklar altında öten cırcırların sesi
– Sıcaktan kaçın diyen sirenler –
Taş sofada
Güneşin yaktığı otların ve toprağın nefes kesen buğusu
Sırtları serin duvarlarda
Köşede yirmi taş oynayanlar:
Kız ergen şeklinde, oğlan daha kısa pantolonlu.
Kızın taşları süpüren eli
Oğlanın paçasından yavaşça süzülüyor içeri.
Birazdan yüklük odasında
Her günkü oyunlar.
2.
Yağmurlu günlerde seviş benimle
Kuşlar çinko damı gagalarken
Tenimin kokusunu değiştiren yağmurlarda
Sıcak öğle sonlarında seviş benimle
Buhurlar tüterken tenimden
Yanan toprağın buğusu soluğumken
Bahar günleri dereboylarında seviş benimle
Kestane saçlarında kelebekler asılıyken
Yaz geceleri kurumuş dere yataklarında
Sıcak kumlar yatağımız, söğütler çatımız, duvarımızken
Ne olursa olsun sabahları seviş benimle
Dinlenmişliğin gücü kaslarında
İçinde ne var ise dökmenin hazzıyla saran
Sonrasında ilk kez görür şeklinde algılaman için
Her sabah öylece bırakayım seni dünyaya
3.
Kol kıvrımımdan öp beni
Tüylerimin içinde yollar açan dudaklarınla
Mavi damarlarımdan
Bileklerimden öp beni
Nabzımın tıpırtısı tavşan dudağını titretsin
Öpüşten bilezikler kollarımda
Parmaklarımın ucundan öp beni
Soyulmuş yumurta beyazlığındaki etimden
Öpüşlerin yanıp geçen bir ışık değil
Uzun yazların güneşi şeklinde kalsın tenimde
4.
Asma bahçelerde gezerken omzuna değen elim
kristal taneler şeklinde döküverir seni toprağa
Basma entarinin çıplak altı ter ter talep
Altımda canlı, bulunmaz bir yumuşaklık
sırtımı göğe dayayıp beni ezen
Memelerini emerken, bacaklarını kıstığında
solumaların volkanik lavlar
Sen bitersin adım atar asmalar
açıp kollarını dans etmeye
Neyimi beğenir bilmiyorum
bırakmaz beni
Yeşil, filiz dudakları
Geniş yapraktan elleri
dönerken çevremde
sürünür boynuma
göğsüme
Sallar memelerini salkım salkım
Hangisi tatlı, bir de bundan em bakalım!
SU ISIT SEVGİLİM
Su ısıt sevgilim yıkanayım
Üzerimde dünyanın tüm kirleri
Onlardan arınmadan sana sarılma’yım
Su ısıt sevgilim yıkanayım
Şimdi dışardan geldim
Yalanlar söyledim, karacılık ettim
Onurum yitti, para kazandım derken
Su dökmeden ekmeğe el sürme’yim
Alın terim bugün de soğuk, kuşkulu aktı
Gömleğim ıslandı fakat tenim soğuktu
Tedirgin bu yaşamın sınırlarından
Bekledim soluklanmaya akşamı
Sevgilim, kırlarda bir gece senin kokun
Beyaz yüzün, sarı gözlerin
İnsan yürekleri yetiştirdiğin toprak
Ben sana su, ekmek getiren
Sen bu şekilde olmasan, bu şekilde beyaz
Gözlerin bu şekilde sarı bakmasalar
Hep ilk kez sarılıverecekmiş şeklinde
Ben başkası olurdum o vakit
Su ısıt sevgilim yıkanayım
Üzerimde dünyanın tüm kirleri
Bir sen varsın kalbimi korumuş olan.
KUŞKULUYUM YAŞADIĞIMDAN
Günler boyu sana giydireceğim renkleri aradım fırçalarımla
Beyaz bir denizdin
Göklerinde süs kirazları uçuşan
Bir erguvanın dudak izleri kulaklarında
Kuşkuluyum yaşadığımdan
Göztaşları gözlerinden fışkırırdı asmalara
Parlak balta vücudun bölünce suları
Saplandığın mavi ben olayım istedim
Yalımlı sırtından doğan ışık gözümü aldı
Damlacıklar yedi renkli dereler olurdu saçlarında
Mavi sular, akvaryumumuz, kara zehir denizi
Gel yüzelim sevdiğim bir çift yunus şeklinde
Saçımdan öpme! Zift bulaşır dudağına
Denize girip saçını kesti keseli
Artık dudaklarımız büyük bir makinanın iki dişlisi
Sırası ulaşınca birbirine geçen
Kuşkuluyum öptüğümden
Bugün toplumsal bir insanım sevgilim, nörofren aldım
Gene de dünya topuğu düşmüş bir ayakkabı şeklinde aksıyor ayağımda
Beyaz bir lekeyim seni seyretmek için yerleşmiş tuvaline
Orman geniş olsa da korku saçılır av yollarından
Yaşasam da bugün kuşkuluyum yaşadığımdan
BİR SABAH ŞARKISI
Açıyorum gözümü
Karşımda sen
Toprağın kokusu üstünde
Geldiğin yolları sormuyorum
Mavi bir sabah
Kuş cıvıltılarından bir taç alnında
Oturuyorsun yatağımın kıyısında
Yüzün yumuşak
Bekler şeklinde bir öpüşü.
Sessiz bir sabah
Gözlerinin pınarından çekip alıyorum sözcükleri
Yüreğinde bir sitem var söndüremediğim
Yaksın isterim beni o ateş
Tek sen üzülme.
Ellerin sabah mahmurluğunda
Bir insan yüreğinde olabilecek tüm duygularla
Şafağın ilk ışıkları şeklinde beyaz
Dokunuyor yanaklarıma
O anda dünyada
Sevgiden başka bir gerçek..
Bugün ağlamayacağım
Yaşadığımı düşünerek.