Uygur Dönemi Türk Edebiyatı | Türk Dili ve Edebiyatı

Uygur Periyodu Türk Edebiyatı

Uygurların Kısa Zamanı

Uygurlar, 745 senesinde Göktürkleri yıkarak devlet kurmuşlardır. Uygurlar döneminde geniş bir alanda yerleşik hayata geçilmiş, kültür ve uygarlık oldukça gelişmiştir. Kısa sürede büyük güç kazanan Uygurlar, 762 senesinde Çin imparatorluğunun başkentini ele geçirmişlerdir. IX. yüzyılın başlarından itibaren Yenisey bölgesinde büyük bir güç haline gelen Kırgızların zaman içinde Uygurlar üstündeki baskıları artmış ve 840 senesinde Uygur başkentini ele geçirip Uygur hakanını öldürmeleriyle Uygur Devleti yıkılmıştır.

ESKİ UYGUR EDEBİYATI

Uygurlardan Çin belgelerinde ve ilk Türk Kağanlığına ilişik yazıtlarda, Göktürk Anıtlarında bahsedilse de Uygurca metinler denince akla 840’ta Moğolistan’dan Hoço, Ziraat, Turfan bölgelerine göç etmiş olan Uygurların, 13. yüzyılın başlarına değin bu bölgelerde ortaya koyduğu eserler, Budist ve Maniheist tercüme edebiyatı akla gelir. Çeşitli dinlerle, Hıristiyanlık, Maniheistlik ve Budizmle tanışan Uygurların çoğunluğu zaman içinde, aynı bölgede yaşayan, Budizmi daha evvelde benimseyen Soğdların da etkisiyle Budist olmuştur.

Budist Uygurlar, Budist edebiyata ilişik mühim eserleri kendi dillerine çevirmişlerdir. Denilebilir ki Budist Uygur edebiyatının esasını bu tercüme eserler oluşturmaktadır. Bu eserler içinde oldukca azca bir kısmı örneksiz, telif eserdir. Çoğunluğu ise Budist külliyata ilişik tercüme eserlerdir. Budist külliyatın, Tripitaka’nın içinden Uygurcaya çoğunlukla sutralar çevrilmiştir. Vinayalardan çevrilen yapıt olup olmadığı bugün bilinmemektedir.

Abhidharmalardan ise bir tek Vasubandhu’nun Abhidharmakosabhaşyatika Tattvartha’sına Sthrimati tarafınca yazılan yorumun çevirisine ilişik iki kitap elimize geçmiştir. Bunun haricinde bir kaç minik Abhidharma vardır.

A. V. Gabain’e bakılırsa Budist Uygur edebiyatı özetlemek gerekirse:

  • a) Anlatılar, Masallar,
  • b) Sutralar,
  • c) Tövbe duaları,
  • d) Büyü metinleri ile
  • e) Felsefî metinler olarak sıralanabilir

Budist Uygur edebiyatı üstüne emekler 1934 yıllarına değin gider. Denis Sinor Journal Asiatique’te piyasaya sürülen bir makalesinde öncelikle Uygurlar ve Uygurca çalışmalarının evveliyatına değinmiştir. Özetlemek gerekirse runik harfli yazıtlarla kimi Uygur metinleri arasındaki farklılıkları (sub ~ suv, anyıg ~ anıg; +da ~ +dın) ele alan D. Sinor ondan sonra 50’nin üstünde irili ufaklı Uygurca metin hakkında data vermiştir. Bunu Schar lipp, 1995’te ise Yang Fuxue’nin emekleri izlemiştir. Bu alandaki son yayınlar ise M. Ölmez ve J. Elverskog’un çalışmalarıdır.

Budist edebiyat esas olarak Tripitaka “Üç sepet” (Çin. sanzang = Uyg. samtso ~ üç erdini ~ üç agılık) isminde olan kitap külliyatından oluşmaktadır. Bu üç kitap türü ise, yukarıda değindiğimiz Sutralar, Abhidharmalar ve Vinayalardır (bkz. Ş. Tekin, a.g.m., s. 36 ve ötesi).

Eski Uygurcada Upadesalara, Udanalara ve Vyakaranalara rastlanmaz. Çeşitli anlatıların yer almış olduğu Jatakalar, Avadanalar ve İtivrttakalar ise Uygur edebiyatında birbirlerin den pek ayırt edilmez, bunlar, çoğunlukla avdan ya da çatik adıyla anılırlar.

Bu dönemden Altun Yaruk, İki Kardeş Hikayesi, Çaştani Bey Hikayesi şeklinde sayısız eserler günümüze kalmıştır.

BUDİST UYGUR EDEBİYATI

Anlatılar, Masallar

Anlatı ve masallar, Eski Uygurcada avdan ya da çatik adıyla karşımıza çıkar. Daha oldukca tek başlarına bir kitap değil de, değişik kitapların -örneğin sutraların- içinde yer alırlar. Bu masallar belirli bir kalıp çerçevesinde ele alınmaktadır: Kalıp, bir öğrencinin (titsi) ustasına (bahşı) soruları ve ustanın da öğrencisine bir öykü vesilesiyle verdiği cevaplar şeklinde kurulmuştur (PhTF II, s. 222).

Tek başına bu tür masallara, öykülere ayrılan Uygurca kitapların başlangıcında Dasakarmapathavadanamalalar (= DKPAM) gelmektedir. Eski Uygurcada on edgü kılınçlıg yol ile karşılanan Dasakarmapatha ‘On iyi davranışın yolu’ olarak Türkçeye çevrilebilir. Bu öykülerden ilki U II’de yayımlanmıştır (s. 20-24). Aşağıda bu metinden bir parça verilmiştir:

(01) to?a ya?a teg küçlüg (02) erser yime .. anta ok tolp marım-(03)-ları etözleri barça kogşayur .. kögüz-(04)-inte yüreki suçınur .. tüm etöz-(05)-intin ter akıp üner .. kün te?ri (06) yarukı kapkara közünür (07) ol irinç ölümçi tınlıg (08) irnin yalvanu isig özi?e (09) umugı üzülüp kim erser özümke (10) ara turgay mu tep umug ınag tileyü (11) törtdin sı?ar körür .. tili tamgakı (12) kurıyur .. kırtışı sargarur kanı ekleyip (13) barır .. ölürteçi şahıs yiti kılıç elginte (14) tuta yakın tursar .. ol kılıç köz-(15) -i?e ört yalın teg közünüp (16) inçe sakınır .. yer yarılzun erti .. (17) yerke kireyin erti .. azu uçugma (18) kuş bolup kökke uçayın (19) (erti .)..

Çevirisi:

“Yiğit (bir) fil kadar kuvvetli olsa da, derhal tüm organları, vücudu zayıflayıp tümden direncini yitirir. Göğsünde yüreği çarpar, tüm vücudundan ter boşanır. Güneş ışığı (gözüne) kapkara görünür. O zavallı, ölüme mahkum canlı, dilini çıkarıp, dudaklarını yalayarak yaşamından ümidini kesmiş (bir halde): “Benim yerime geçecek kimse yok mu?” diye ümit arayarak dört tarafına bakınır. Dili damağı kurur. Güzel yüzü sararır, kanı gider. Öldürecek şahıs elinde keskin kılıcı tutarak yaklaşınca, o kılıç gözüne alevlenmiş ateş şeklinde görünüp (içinden) şöyleki geçirir: “Yer yarılsaydı da içine girseydim ya da uçan kuş olup göğe çıksaydım.”

Sutralar

Budist külliyatın Uygurcada en yaygın kitaplarından olan sutra’nın lügat anlamı “ip, sicim; dönem, bağ; öğreti, yasa, kaide, öğreti kitabı” olup Uygurcada çoğu zaman sudur (Çin. jing = Uyg. ki, ke) sözcüğüyle karşılanmaktadır.

Uygurcaya çevrilen sutraların başlangıcında Suvarnaprabhasa-sutra gelmektedir. Uygurca adı özetlemek gerekirse altun yaruk sudur olan metnin bütününün yazıçevrimi yapılmış, sadece tüm bölümlerin çevirisi tamamlanma mıştır. 20. yüzyılın başlangıcında Çin Halk Cumhuriyeti’nin Gansu bölgesinde bulunan metin 700 sayfanın üzerindedir.

Sutralar ve bir çok Budist metin ilk olarak Buda’ya, öğretisine ve cemaatine saygı ile adım atar, işte Altun Yaruk’tan bir bölüm:

namo buddaya namo darmaya namo sa?gaya amtı monta bo nomnu? ke?ürü ulalmış süü tıltagın azca te?inçe yene ukıtalım bo yme altun ö?lüg yaruk yaltrıklıg kopda kötrülmiş nom eligi atlıg nom erdinig boşguntaçı tutdaçı okıdaçıtı?ladaçı bitideçi bititdeçi tözün ler oglı tözünler kızı toyın şam nanç upasi upasanç tört türlüg terin kuvraglarnı? kö?ülü?üzlerte antag sakınçı?ızlar tursar bar mu erki antag tınlıglar kim bo nom erdini tıltagınta bo ok közünür ajunta edgü tüşke tegdeçi (.)

Çevirisi: “Buda’ya saygı, öğretisine saygı, cemaatine saygı. Bu öğretinin açılarak eklenmiş olan önsözü nün sebebini azca birazcık gene anlatalım. Bu ‘Altın renkli, par lak, ışıltılı, her şeyin üstünde yüceltilmiş öğreti hükümdarı’ adlı öğreti mücevherini talim eden, (emirlerini) tutan, okuyan, dinleyen, yazan, yazdıran asil lar oğlu, soylular kızı, rahip, rahi be, mümin, mümine, dört tür ce maatin2 kalplerinde bu şekilde bir fikir ortaya çıkarsa var mıdır acaba böylesi canlılar bu öğreti mücevheri yardımıyla içinde bulunduğumuz âlemde iyi bir karşılık bulacak (.)”

Abhidharma Metinleri

Yukarıda değinilen Abhidharmakosasastra’nın Uygurcada tam bir çevirisi bulunmayıp, bir tek Sthiramati’nin yorumunun çevirisi mevcuttur. Bu tercüme Çinceden yapılmış olup, aslolan Sanskritçe metin bugün kaybolmuştur. Çince metinden ise bir tek üç sayfa kalmıştır.

Uygurca çeviriye bakılırsa metnin aslı manzum ve 28 000 grantha olmalıdır. Vinayalar “Kaide, seviye, disiplin (kitabı)” demek olan Vinayalara Uygurcada rast lamayız. Sadece son dönem Uygurca metinlerden İnsadi-Sutra adıyla piyasaya sürülen metin Vinayalara yakındır. Yazıçevrimi ve çevirisi S. Tezcan tarafınca piyasaya sürülen, esas olarak rahiplerin yağmur mevsiminde yaptık ları işleri, törenleri özetleyen metin için W. Scharlipp’in çalışmasına bakıla bilir.

Tövbe Metinleri

Uygurcada, tövbe kanalıyla günahlardan arınmayı özetleyen metinler de vardır. Bu metinlerin çoğunluğu minik metinlerdir. Mevzuyla ilgili ilk metni Müller yayımlamıştır. Bunu, TT IV’te yer edinen metin izlemiştir (Gabain, 1931).

Çincesi 40 bölümden oluşan bir başka metin ise BT dizisinin ikinci kitabı olarak yayımlanmıştır. Bu metinlerin kimisi cenaze törenleriyle ilişkilidir. Mevzuyla ilgili diğeri metin ler ise, I. Warnke, P. Zieme, M. Shogaito ve son olarak da J. Wilkens tarafınca yayımlanmıştır. Metinden bir bölüm alttadır:

yene meni? bo bir yalı? esri etözümin telim üküş kurtlar avıp kelip etimin terimin isirmekleri … üze inçe kaltı bizin sançmış ///// artokrak açıg tarka emgek emgenür men, men yene ö?re tugmış törümiş uzatıkı yılan ermez men, belgürtme etözin törüp belgürüp munta kelmiş erür men, ap yme sizi? bo ergülük ordo?uzta agır ulug ada tuda kılgalı kelmiş ermez men … … … amtı meni? bir küsüşüm ol, meni üçün kayu erser bir yeg üstünki buyan edgü kılınçıg kılıp meni bo emgekimtin tartıp ozgursar sız, anta temin amrak (?) edgülüg utlı luk tegürmiş bolgay erdi?iz tep tedi (,) han bo savıg eşidip açıgı kelip yeri?üyü boguzı sıkılıp yıglayu anı? küsüşin tilikin takı yme ança sözletgeli sakınıp turur erken ançgınça ol yılan közünmedin yitlinip bardı

Tercüme: “(…) ‘gene benim yalın, benekli vücudumu bir oldukca kurt dolaşıp gelip etimi derimi ısırmak suretiyle bizi o şekilde sokmuş ki … oldukca fazla acı, ıstırap ve eziyet çekiyorum. Ben ek olarak geçmişte dünyaya gelen, yaratılmış, her zamanki yılan değilim. Tekrardan biçim bulmuş vücutla yaratılıp ortaya çıkarak buraya geldim. Ek olarak da sizin bu sarayınıza2 büyük tehlikeler yaratmak için gelmiş değilim. Benim isteğim şimdi şudur: Benim için bir yol ile oldukca iyi, üstün bir sevap2 işleyip beni bu eziyetten çekip çıkarsanız … işte o zaman hoş, iyi karşılığa, sevince ulaşmış olacaksınız’ dedi.”

Berliner Turfantexte dizisinde yedinci kitap olarak piyasaya sürülen Tantra ile sekizinci kitap, Tibet Budizmine ilişik metinler olup, Tibet Budizminin, Lamaizmin Türkler içinde ne aşama yaygın olduğuna dair bizim için mühim ipuçları vermektedir. Tibetçeden tercüme bir metin olan Tantra, Sa-Skya okulu ile ilgilidir.

Bunların haricinde Naropa okuluna bağlı Tibet’in Ölüler Kitabı’nın Uygurca çevirisi de günümüze ulaşmıştır. Metinde, ölüm ve tekrardan doğumun önlenmesi mevzuları ele alınmıştır. Diğeri metin ise gene Naropa okuluna ilişik olup Tört türlüg keziglerig yolça uduzmaklıg teri? nomlug tam?ak “dört türlü düzeni kanalıyla seyretmek için derin öğretinin eğitimi” adını taşımaktadır. Ek olarak kimi büyü metinlerinin yer almış olduğu Dharani-Sutralar da Uygur caya çevrilmiştir. Bunlardan 38 satırlık bir metin işlenip yayımlanmıştır.

Kaynak: Prof. Dr. Mehmet ÖLMEZ, VIII-XIII.Yüzyıllar Türk Edebiyatı

(Toplam: 26, Bugün: 1 )

Leave a reply:

Site Footer