Paris 2024’te ulusal sporcularımızı ve dünyanın dört bir yanından, dallarında seçkin seviyede savaşım eden adları izlerken çoğumuzun aklından “Keşke sporcu olsaydım…” ya da “Acaba sporcu olsaydım ne olurdu” düşünceleri geçiyor olmalı. Kimimiz için hala küçük bir ihtimal var kimimiz için iş işten geçti… Fakat gene de düşsel güzel, şampiyonluklar getirmek, madalyalar kazandırmak…
Peki düşündünüz mü hangi sporu yapardınız? Spor uzmanları hangi vücut tiplerinin hangi olimpik sporlara uygun bulunduğunu açıklıyor.
Bazı sporlar boy yada süratli refleksler gerektirirken, bazıları ise odaklanma benzer biçimde daha oldukca zihinsel kabiliyetler gerektirmekte. Dolayısıyla ister ustalaşmış bir yüzücünün büyük ellerine ve uzun kollarına, ister bir spor tırmanıcısının adeta lazer odaklanmışlığına haiz olun, vücut tipiniz için muhteşem bir spor ne olursa olsun vardır.
Uzun boylu ve alışılmadık derecede emin mısınız?!
Genetiğimizden miras aldığımız fizyolojik özellikler içinde boy kim bilir en belirgin olanıdır. Göğüs bölgesi uzun ve geniş olan talihli kişiler için, organik yeteneklerinizin tadını çıkarabileceğiniz muhteşem yer sudur. En başarıya ulaşmış yüzücüler çoğu zaman son aşama uzun boyludur; zira boylarının, suda daha etkili bir halde kaymalarını sağladığına inanılır. Sandalları, salları, sörf tahtalarını düşünürseniz “uzun ve görece ince dikdörtgen” şeklindeki vücutların bir artı olduğu varsayılmakta.
Sadece yüzücülerin yalnız uzun olmaları kafi değil, hem de geniş göğüslü ve görece kısa bacaklara haiz olmaları gerekiyor. Bunu canlı olarak görmek için tarihin en başarıya ulaşmış yüzücüsünden başkasına bakmanıza gerek yok: Michael Phelps.
1.93 boyundaki Phelps’in gövdesi 1.93 boyundaki birine, bacakları ise daha oldukca 1.73 boyundaki birine uygun. Anormal derecede büyük ve son aşama esnek göğsü yardımıyla Phelps, tek vuruşta öteki rakiplerinden daha çok suyu hareket ettirebiliyor.
Ayrıca, kısa bacakları suda daha azca sürtünme yaratarak daha verimli bir kulaç atmasını sağlıyor. Erişkinlik çağındaki yüzücülerin başarısının yüzde 50’sine kadarı bu fizyolojik faktörlerden kaynaklanıyor ve en büyük etkiyi ise kol açıklığı oluşturuyor. Sadece yalnız uzun boylu olmak yüzmenin sizin için doğru bir tercih olacağı anlamına gelmiyor.
Meydana getirilen araştırmalar, üst düzey yüzücülerin yüksek düzeyde öz motivasyona haiz olduklarını ve kendi hedeflerini titizlikle takip etme kabiliyetine haiz olduklarını göstermekte. Örnek olarak Phelps’e dönecek olursak, birçok alıştırmacı, yüzücünün fizyolojik özellikleri açısından tek olmadığını, başarıya yetişme mevzusundaki yoğun azminin onu tarihin en iyisi icra eden en büyük etken bulunduğunu belirtiyor.
Doğrusu uzun boyluysanız, kollarınız uzunsa ve kendinize olan motivasyonunuz yüksekse, o süre yüzme sizin için muhteşem bir seçenek olabilir.
Hafifçe ve lazer benzer biçimde keskin bir odaklanmaya mı sahipsiniz?
Düşündüğünüzün aksine, olimpiyatlarda kazanmak yalnız kas hacmi ve ham güçle ilgili değil. Hatta bazı sporlar, yapı olarak küçücük ve boyutlarına bakılırsa zayıf olanları tercih eder. Tırmanış sporu Tokyo 2020’yle Olimpiyat Oyunları’na dahil edilirken spor üç disipline ayrılmakta: sürat tırmanışı, önder tırmanışı ve kaya tırmanışı. Stiller içinde değişimler mevcut olsa da temel mekanikler aynı kalıyor.
Ve sporcunun kendisini yukarı çekmesini gerektiren bir sporda bekleneceği benzer biçimde güç-ağırlık oranı, ham güçten oldukca daha mühim. Tırmanışçıların başarısı üstüne meydana getirilen 2019 tarihindeki bir araştırma, vücuttaki yağ oranının düşük olmasının tırmanmayı oldukca daha kolay hale getirdiğini buldu.
Son aşama yüksek kavrama gücü ve anormal derecede büyük ön kollarla birleştiğinde, bu durum tırmanıcılara en ufak bölgelere bile tutunma kabiliyeti kazandırıyor.
Elbet, gücünüzü iyi kullanamıyorsanız yalnız zayıf olmak sizi pek ileriye götürmez. Aynı 2019 tarihindeki incelemede, sporcular içinde başarıyı belirlemede tehlikeli sonuç bir beceri olarak tırmanıcıların ‘devamlı odaklanma ve duyarlılık’ becerisi yayınlandı.
Benzer şekilde, bu yıl gösterilen başka bir araştırma, ip kullanılmadan meydana getirilen alçak tırmanışlarda uzmanlaşmış kaya tırmanışçılarının üstün bellek becerilerine haiz bulunduğunu buldu. Deneyimli tırmanıcılar, duvara iki dakika baktıktan sonrasında daha azca deneyimli sporculara bakılırsa daha çok tutuş ve hareket noktası hatırlayabildi.
Sadece spor bilimi uzmanları, keyif almadığınız bir sporda başarıya ulaşmış olmanın zor olacağına da dikkat çekiyor.
Warwick Üniversitesi’nden spor psikologları Dr. Elisabeth Blagrove ve Dr. Luke Hodson, “Yeteneklerinizi kullanarak başarıya ulaşmış olmak, hedefe gitme duygusuyla genel afiyetinizi artırmanın kati bir yolu olarak kabul edilir” diyor.
İki akademisyen hem de “Odaklanma ve denetim mevzusunda organik bir kabiliyetiniz olsa bile, yükseklik korkunuzu yenemiyorsanız bu pek işe yaramayacaktır” ifadelerini kullanıyor. Bu, eğer zayıfsanız ve odaklanma ve anımsama gerektiren görevlerde başarılıysanız, spor tırmanışının sizin için muhteşem olabileceği anlamına geliyor.
Daha kısa ve tıknaz mısınız?
Kısa boylu ve “tıknaz” olarak tanım edilen bireyler çoğu zaman bir çok sporun kendilerine bakılırsa olmadığını düşünürler. Elbet basketbol takımında yer almanız pek mümkün değil sadece başarıya ulaşmış olabileceğiniz bazı alanlar da normal olarak mevcut.
Loughborough Üniversitesi’nden egzersiz fizyolojisi uzmanı Dr. Mark Burnley, “Kısa olmak, birçok hareketin maksimum sayıda dönüş gerektirdiği cimnastik ve dalış etkinliklerinde avantaj sağlayabilir” diyor:
Eğer kısa boyluysanız, ‘eylemsizlik momentiniz’ daha ufak olacağından havada daha süratli dönebilirsiniz.
Bu fizik kuralı, 1.73 boyundaki Tom Daley, 1.65 boyundaki ulusal cimnastikçimiz İbrahim Çolak ve 1.43 boyundaki Simone Biles benzer biçimde sporcuların görkemli hareketler yapmalarına destek olan şeylerden…
Dr. Burnley şunları ekliyor:
Simone Biles 13 yaşındaki halinin oldukca ötesine geçseydi muhtemelen cimnastiğin zirvesinde kalamazdı yada kendine özgü hareketlerinden bazılarını yapamazdı.
Daha ufak olmak, bilhassa kısa uzuvlarınız var ise, halter disiplinlerinde de benzersiz bir avantaj sağlayabilir. Olimpik halterde, yarışmacılar mümkün olan en ağır halteri yerden başlarının üstüne kaldırmaya çalışırlar.
Bunu başarıyla yapabilmek için, kütleyi mümkün olduğunca acele ivmelendirmek için vücudu bir kaldıraç benzer biçimde kullanmakta fayda vardır. Araştırmacılar, genel olarak daha kısa uzuvlara haiz olmanın, bar’ı hareket ettirmek için daha azca mesafeye gereksinim duymak anlamına geldiğini, şu demek oluyor ki daha yüksek ağırlıkların kaldırılabileceğini keşfettiler.
Aklımıza derhal efsanelerimiz Naim Süleymanoğlu ve Halil Mutlu geliyor.
2021’de meydana getirilen bir başka araştırma, daha kısa kolların halter performansında iyileşme ile ilişkili bulunduğunu buldu. Sadece bu kuralın garip bir istisnası var; araştırmacılar hem de uzun kaval kemiklerinin kaldırma hızında büyük oranda avantaj sağladığını da keşfettiler.
Doğrusu eğer boyunuz kısaysa ve Simone Biles benzer biçimde taklalar atmayı sevmiyorsanız, kim bilir halter sizin için doğru tercih olabilir.
Kuvvetli ve uyumlu
Olimpik sporların birçoğu değişik beceri setleri gerektiren disiplinlere haizdir. Sadece, çeşitli olimpik bisiklet stilleri en çeşitli beceri setlerine haiz olmayı gerektirmekte. Özgür yoldam BMX’ten bireysel sprinte kadar bisikletçiler oldukca çeşitli biçim ve boyutlarda bisiklet kullanabiliyor ve bunların bir çok da değişik kabiliyetler gerektiriyor.
Hızın her şey olduğu pist etkinliklerinde, performansınızın büyük kısmı ne kadar güç üretebildiğinize ve ne kadar hava direnci yarattığınıza bağlı olacaktır.
Meydana getirilen araştırmalar, bisikletçilerin boylarının, kütlelerinin ve kas yapılarının performanslarında büyük rol oynayabileceğini gösteriyor. Genel olarak sürücüler, güç üretimini en üst düzeye çıkarmak ve sürtünmeyi en aza indirmek için uzun bacaklara ve kısa gövdelere haiz olma eğilimindeler.
Sadece bu genel değerlendirmelerin ötesinde, bisiklete binmenin sizin için doğru olup olmadığı, aslına bakarsak ne tür bisiklete binmek istediğinize de bağlı olacaktır. Daha uzun mesafeli yarışlarda daha ufak, daha hafifçe bir yapı, hava direncini azaltmanıza ve daha azca enerji kullanmanıza destek olabilir.
Sadece sprinterler için, daha çok kas kütlesine haiz olmak rekabette avantaj sağlayabilir. Dr. Burnley şöyleki diyor:
Bisiklette oldukca büyük kaslara haiz olmak, sprinterlere bakılırsa daha azca dezavantajlıdır, şundan dolayı bir kez hızlandığınızda bisikletin tekerlekleri dönmeye devam edebilir ve ağırlığınız havayı itmek için ihtiyaç duyulan momentumu sağlar. Bu, pist bisikleti sprinterlerinin çoğu zaman atletizmdeki meslektaşlarından oldukca daha kaslı olmalarını açıklıyor.
Uzun bacaklı ve zayıf mısınız?
Bisikletçi yada yüzücü benzer biçimde kaslı olmaktan ziyade zayıf ve uzun boyluysanız, oldukca sayıdaki atletizm etkinliğinden birinde kendinize uygun sporu bulabilirsiniz. Pistte başarıya ulaşmış olmak için ihtiyaç duyulan vücut tiplerinin neler olduğu mevzusunda birçok araştırma yapılmış olsa da genel bulgular, düşük vücut yağının ve uzun, ince bacakların başarının en iyi göstergeleri bulunduğunu gösteriyor.
Daha uzun bacaklar sporcuların her adımda daha çok mesafe kat etmelerini sağlarken, genel olarak daha düşük ağırlık da daha azca enerji harcayarak hareket etmelerine destek sunar.
Sadece atletizmde, kısa mesafe koşucusu yada dayanıklılık koşucusu olmanıza bağlı olarak birçok değişik vücut tipine yer vardır. Efsanevi uzun mesafeci Mo Farah ile dünyanın en süratli adamı Usain Bolt’a bakacak olursak farkı görebiliyoruz.
Mo Farah’ın ağırlığı yalnız 58 kilogram ve 1.70 uzunluğunda. Usain Bolt ise olimpiyatlarda yarıştığı dönemde 94 kilogram ağırlığındaydı ve 1.93 m boyundaydı. Dolayısıyla daha ufak ve hafifçe olma eğilimindeyseniz, verimli yapınızı en iyi şekilde değerlendirebileceğiniz daha uzun mesafeler sizin için daha uygun olacaktır.
Buna karşılık, eğer daha uzun boyluysanız ve organik olarak daha ağır bir yapıya sahipseniz, kendinizi ileriye doğru itecek ham güce haiz olarak muhteşem bir kısa mesafe koşucusu olabilirsiniz. Sadece ne kadar kas kütlesine haiz olduğunuzu bilmek, kısa mesafe koşucusu mu yoksa dayanıklılık koşucusu mu olmanız icap ettiğini belirlemek için kafi değil.
Vücudumuzdaki kaslar, kabaca ‘süratli kasılan’ yada ‘yavaş kasılan’ olarak gruplandırılabilecek birkaç değişik lif türünden oluşur.
Dr. Burnley, “Etkili bir koşucu olmak için iki şeye ihtiyacınız var: Sizi süratli bir halde ileri itecek kafi kas kütlesine ve doğru tipte kas liflerine şu demek oluyor ki ‘süratli kasılan’ liflere haiz olmak” ifadelerini kullanıyor.
Dr. Burnley bu aşamada iki kez dünya şampiyonu olan Galli atlet Colin Jackson’ı örnek gösteriyor:
Colin Jackson’ın hacminin ortalama yüzde 70’i süratli kasılan kaslardan oluşuyordu ve bunun yüzde 20’sinden fazlası tip IIx olarak biliniyordu; şu demek oluyor ki en süratli süratli kasılan lif türü. Bir çok insanoğlunun süratli kasılan liflerinin oranı yüzde 50’den azdır ve çoğu zaman tip IIx liflerinin oranı da yüzde 5’ten azca görülür.
Bununla beraber, yavaş kasılan kas lifleri, süratli kasılan kas lifleri kadar yorulmaz. Doğrusu kendinizi bloklardan oldukca süratli bir halde çıkaramasanız bile, daha uzun mesafeler için muhteşem olan dayanıklılık uzmanı yavaş kas liflerine haiz olabilirsiniz.
Baskı altında sakin kalabiliyor musunuz?
Vücudunuzun herhangi bir olimpiyat sporuna uygun olmadığını düşünüyorsanız bile, bu hiçbirinin size uygun olmadığı anlamına gelmez. Bundan dolayı bazı olimpik sporların başarı için belirli bir vücut yapısına yada vücut tipine gereksinim duymaması söz mevzusu.
Türk atıcılığının efsanevi isimlerinden #YusufDikeç, aslına bakarsak organik bir atıcı, peki bu ne demek?
Ek olarak ellerinin cepte olmasının da bir sebebi var…
Toplumsal medyanın ayarlarını bozan ‘sek karizma’ #Paris2024‘ü seneler ilkin görmüştü!
— Mashable Türkiye (@MashableTR) August 1, 2024
Okçuluk yada atıcılık, yarışmacıların ham atletizminden oldukca, sağlam ellerini ve çelik benzer biçimde sinirlerini kontrol eden sporlar. Dr. Burnley, “Atıcılık ve okçulukta isabet oranını artırabilecek fizyolojik özellikler aslına bakarsak yok sadece bunu sağlayabilecek fizyolojik ‘durumlar’ var” ifadelerini kullanıyor:
Kendinizi sakinleştirmek, nefesinizi denetlemek ve kalp atış hızınızı yavaşlatmak hakikaten mühim, böylece vücudunuz en hareketsiz olduğunda, kalp atışlarınız içinde tüfeği/tabancayı ateşler yada yayı bırakırsınız.
Elbet bu durum, bahsi geçen sporlarda fizyolojik unsurların olmadığı anlamına gelmiyor. Zira vuruşunuzu sabitlemek için kas kontrolüne ve güce hala gereksinim duyuyorsunuz. Sadece bu sporlarda en büyük farkı yaratacak olan şey zihninizi denetim edebilme ve vücudunuza dikkat edebilme kabiliyetiniz olacak.
Dr. Burnley, “Bunu denetlemek, kalp atışları arasındaki boşluğu algılamak ve madalya söz mevzusu olduğunda bu kontrolü sürdürebilmek için oldukca fazla antrenman gerekiyor” diye konuşuyor.
Doğrusu, kendinizi oldukca sportif hissetmeseniz bile, sakin bir kafaya haiz olan hepimiz gelecekte olimpiyatta yer bulabilir. En azından kuramsal olarak ve asla eğer olmazsa hayallerde…
Kaynak: Daily Mail / Metin Aktaşoğlu tarafınca Türkçeleştirildi