Suni zekâ, insan gözünün göremediği bilgileri ortaya çıkararak sanat dünyasında devrim yaratmaya devam ediyor. İlginç bir keşfe imza atan bir suni sinir ağları (YSA) sistemi, Rafael’in meşhur Madonna della Rosa adlı tablosu hakkında uzun süredir tartışılan bir gerçeği ortaya çıkardı. YZ’nin incelemesine nazaran şaheserdeki her fırça darbesi Rafael’e ilişkin değil. Ilk olarak burada geçen kavramları ele alalım.
Suni sinir ağları, insan beyninin informasyon işleme tekniğinden esinlenerek geliştirilmiş bir informasyon işlem teknolojisi. Bu teknoloji ile biyolojik nöron hücreleri ve bu hücrelerin birbirleri ile içinde kurduğu sinaptik bağ dijital olarak modelleniyor. Nöronlar çeşitli şekillerde birbirlerine bağlanarak ağları oluşturuyor. Bu ağlar, öğrenme, hafızaya alma ve veriler arasındaki ilişkiyi ortaya çıkarma kapasitesine haiz.
Peki Rafael? Aslolan adı Raffaello Sanzio da Urbino olan Rafael, Rönesans’ın en meşhur sanatçılarından biriydi. 6 Nisan 1483’te İtalya’nın Urbino kentinde dünyaya geldi; büyüleyici resimleri ve freskleriyle tanındı. Hemen hemen 37. doğum gününde, 6 Nisan 1520’de vefat etti.
En fazlaca, Vatikan’daki görkemli fresklerden kabul edilen Atina Okulu, şu an okuduğunuz bu habere mevzu olan Madonna della Rosa ve çoğunlukla son şaheseri olarak kabul edilen Başkalaşım benzer biçimde eserleriyle hatırlanır.
Rafael, dengeli, net ve güzellik dolu sanat eserleri yaratmasıyla tanınıyordu; duyguyu zarif figürlerle harmanlıyordu. Leonardo da Vinci benzer biçimde sanatçıların duygusal derinliğini Michelangelo benzer biçimde sanatçıların zarif kompozisyonlarıyla harmanlamayı başardı.
Rafael, ressamlığının yanı sıra yetenekli de bir mimardı. Vatikan’daki Aziz Petrus Bazilikası’nın tasarımında çalıştı ve hemen sonra oranın baş mimarı oldu. Tesiri Rönesans döneminde hem sanata hem de mimariye yön vermiş olup, Leonardo ve Michelangelo ile beraber hala en büyüklerden biri olarak kabul edilmekte.
Başyapıt: Madonna della Rosa (Güllü Madonna)
Madonna della Rosa, Rafael’in kariyerinin son dönemlerinde ortaya çıkmış bir Rönesans tablosu. Tabloda Meryem, İsa, Yusuf ve Yahya beraber tasvir edilerek aile birliği ve mukaddes bağlılık temaları yansıtılmakta. Tablo, canlı renk paleti, figürlerin yumuşak tasvirleri, ışık ve gölgenin kırılgan etkileşimi benzer biçimde detaylarıyla dikkat çekiyor ki bunların hepsi Rafael’in olgunluk periyodu tarzının ayırt edici özellikleri.
Şu anda Madrid’deki Prado Ulusal Müzesi’nde sergilenen tablo, detaylarını ve renk tonlarını korumak için yüzyıllar süresince çeşitli restorasyon çalışmalarından geçti. İsmini, sahnede tasvir edilen ve çoğunlukla Meryem’in saflığını ve acısını sembolize eden gülden alıyor.
Tablo bununla beraber sanat tarihinde bir geçiş anını da temsil ediyor ve Yüksek Rönesans ideallerinin öğelerini ortaya çıkan Maniyerist etkilerle harmanlıyor. Zamanı, o dönemde yaygın olan Rönesans atölyelerinin işbirlikçi yapısı sebebiyle iç içe geçmiş durumda olsa da 1518-1520 içinde yapıldığı düşünülüyor.
Yusuf’un yüzü…
Meşhur tablonun sol üst köşesinde yer edinen Aziz Yusuf’un yüzü, yüzyıllardır spekülasyonlara yol açmakta. Tablonun Rafael’e ilişkin olup olmadığı 1800’lerin ortalarından beri sorgulanırken, YZ destekli son analizler mühim bir sonuca işaret ediyor: Yusuf’un yüzü büyük olasılıkla başka bir sanatçı tarafınca çizilmiş.
Bradford Üniversitesi’nden matematikçi ve bilgisayar bilimci Hassan Ugail, “Derin özellik analizi kullanarak, bilgisayarı fırça darbelerinden, renk paletine, gölgelendirmeye ve eserin her yönüne kadar Rafael’in tarzını fazlaca detaylı bir halde tanıması için eğitmek amacıyla, orijinal Rafael tablolarını kullandık. Bilgisayar, insan bakış açısından fazlaca daha derin, mikroskobik düzeyde görebiliyor” diyor.
Tabloyu çözümleme etmek için YZ’yi kullanmak
Araştırmacılar, tablodaki unsurları Rafael’in doğrulanmış eserlerinde bulunan unsurlarla karşılaştırmak için hususi bir algoritma tasarladı. Microsoft’un ResNet50 çerçevesine dayanan ve Support Vector Machine tekniğiyle geliştirilen bu YZ analizi, mikroskobik düzeyde nüansları ayırt edebiliyordu. Teknoloji daha ilkin Rafael’in eserlerini tanımlamada yüzde 98 doğruluk göstermişti.
Bu emek harcama için ekip, tablodaki bireysel yüzleri çözümleme etme benzer biçimde yenilikçi bir adım attı. Meryem, İsa ve Yahya’da Rafael’in stilinin açık işaretleri görülürken, Yusuf’un yüzünde tutarsızlıklar öne çıktı.
“Della Rosa’yı bir tüm olarak kontrol ettiğimizde sonuçlar kati değildi” diyen Ugail, “Bu yüzden, hemen sonra ayrı parçaları kontrol ettik ve resmin geri kalanının Rafael’a ilişkin olduğu doğrulanırken, Yusuf’un yüzü ‘büyük olasılıkla Rafael’a ilişkin değil’ sonucu ortaya çıktı” diye ekliyor.
Peki gizemli ressam kimdi?
Tarihsel kanıtlar, Rafael’in en yetenekli öğrencilerinden kabul edilen Giulio Romano’nun tabloya katkıda bulunmuş olabileceğini gösteriyor. Sanat eleştirmenleri uzun süreden beri Aziz Yusuf’un yüzünün öteki figürlere kıyasla daha azca rafine göründüğünü belirtmekte. Suni zekâ analizi bu teoriyi güçlendirirken, Yusuf’u resmeden sanatçının kimliğini kati olarak doğrulayamıyor.
Sanat eserlerinin doğrulanmasında suni zekânın görevi
Bu aşamada da YZ bir destek rolünü üstlenen. Bu keşfin de ortaya koyduğu suretiyle YZ, sanat eserlerinin doğrulanmasında insan uzmanlığının yerini almak yerine insanlara destek olma potansiyelini ortaya koyuyor. Suni zekânın fırça darbelerini, gölgelendirmeyi ve renk paletini benzersiz bir düzeyde çözümleme etme kabiliyeti, sanat eserlerinin değerlendirilmesine yeni bir boyut kazandırıyor.
“Bu, YZ’nin insanların işlerini elinden almış olduğu bir durum değil” diyen Ugail, “Bir sanat eserinin gerçekliğini doğrulama süreci, kökeninden, pigmentlerinden, eserin durumuna kadar birçok yönüne bakmayı ihtiva eder. Sadece bu tür yazılımlar, süreçte destek bir vasıta olarak kullanılabilir” şeklinde konuşuyor.
Çağdaş bir dokunuşa haiz bir başyapıt
1518 ile 1520 yılları aralığında resmedilen Madonna della Rosa, büyüleyici bir başyapıt olmaya devam ediyor. Eserin mirası aslına bakarsak bu keşifle daha da zenginleşiyor ve Rönesans sanatının anlatısına başka bir katman ekliyor. Suni zekâ gelişmeye devam ettikçe, yüzyıllardır süregelen eserlerdeki gizli saklı sırları ortaya çıkarma ve sanat içerikli mirasların gizemini koruyarak bu miraslara ilişkin anlayışımızı geliştirme mevzusunda ümit vadediyor.
Kaynak: Earth.com, Heritage Science / Metin Aktaşoğlu tarafınca yerelleştirildi