Zâtî (d. 1471, Balıkesir – ö. 1546, İstanbul) 16. yüzyıl Divan edebiyatı şairi.
Zâtî, 16. yüzyıl Divan şairlerindendir. Balıkesir’de doğdu. İyi bir eğitim görmediği, mesleğinin ayakkabıcılık olduğu bilinmektedir. II.Bayezid zamanında İstanbul’a gelmiş, caize adı verilen ihsanlardan faydalanmak için padişaha şiirler söylemiştir.
Yavuz Sultan Selim ve Kanuni Sultan Süleyman zamanlarında da devlet adamlarına kasideler sunarak hayatını sürdüren Zati’nin, Bayezid Camii’nin avlusunda bugünkü Çınaraltı’nda bir dükkanı olduğu, burada misk, tespih, misvak, Kuran-ı Kerim sattığı, fal bakıp, muska yazdığı, para karşılığı kadınlara ve erkeklere küçük gazeller, mektuplar yazdığı anlatılır. Ayrıca dönemin genç şairlerine ders verip hocalık yapmıştır.
80 yaşlarına kadar yaşamış olan şairin ömrünün son günlerini ihtiyaç içinde geçirdiğini Âşık Çelebi şöyle anlatır:
” Merhumun evi Sarı Gürz Hamamı Mahallesi’nde, dükkanı da Bayezid Camii avlusundaydı. Her gün dükkanına yürüyerek giderdi. Elinde bir asa taşır, yollar çamur olduğu zaman ona dayanırdı. Bir gün dükkanına giderken yolda rastgeldim. Beli bükülmüş ve dermansız bir haldeydi. Ama dudağı kımıldıyor ve dili söylüyordu.
-Bu ne hal? dedim. Cevap olarak şunları söyledi:
Yiğitlik cevherin elden yitürdüm hasreta kanı
Eğilip ararım şimdi bulamam neyleyim anı “
Zati’nin Eserleri
Zati’nin inanılmayacak kadar çok sayıda şiiri bulunduğu bilinmektedir; ancak tezkireciler sayılar üzerinde değişik bilgiler sağlamaktadırlar.
Latifi’ye göre “3000 gazeli, 1000 rubaisi ve kıtası, şehrengizi, lugazlari, Hikayet-i Ahmed u Mahmud’u, Siyer-i Nebi’si, Mevlid‘i, Sem u Pervanesi, Hüsrev u Şirin tarzında Ferruh-name’si vardır.”
Sehi ise Zati’nin yazdığı gazel sayısının 3000 olduğunu bildirir. Âşık Çelebi ise 1600-1700 gazeli ve 400 kasidesi bulunduğunu belirtmektedir.
GAZEL
N’oldun inlersin felek hercâî cânânun mı var
Seyr ider menzili bir mâh-ı tâbânun mı varBenzüni ey bûstân fasl-ı hazân mi itdi zerd
Yohsa başı taşra bir serv-i hırâmânun mı varAğlayub feryad idersin her nefes ey andelîb
Hâr ile hem-sâye olmış verd-i handânun mı varYoluna cânum revân itsem gerek cânâ didüm
Yüzüme bin hışım ile bakdı didi cânun mı varZülf-i dil-ber gibi ey Zâtî perîşânsın yine
Cevri bî-had yohsa bir yâr-i perî-şânun mı varGAZEL
Âh çok çok sevdüğüm sanma ki az az ağlaram
Nâle eyler dururam derd ile durmaz ağlaramVireli yile karârumı hevâ-yi zülf-i yâr
Ebr-veş ne yirdeyem ne gökde durmaz ağlaramDil miyân-ı cûy-i gamda sen kenâra çekmedün
Anun için her dem ey serv-i ser-efrâz ağlaramNâya dem-sâz ideli nâlem o ruh-efzâ benüm
İrdüğünce sem’üme âvâze-i sâz ağlaramİsfahan’ı ve Irak’ı Zâti’yâ seyr eyleyüb
Bu makaama gelmeğe itdükçe şeh nâz ağlaramGAZEL
Gül üzülsün gonca açulsun bana sen gül yiter
Ağlasun bülbüllerün ey gonca tek sen gül yiterEy kamer-ruh fî-l-mesel bir bende-i ferzâne-veş
Atı önince piyâde sen şehün ben kul yiterMutribâ kaanûn odur kim sâzunı al çengüne
Bizi söyletme surâhi didüği kul kul yiterBir nedür ben bülbülün zahmı hezâr ur cânına
Didüm ol gonca ayıtdı ârife bir gün yiterAçılub gül kalmasa hergiz negam bülbül ne gam
Câm gül Zâtî surâhi kulkul-i bülbül yiter